“Yaşamak veya yaşamamak. Yıllardır bu iki zıt arzunun pençesindeyim. Hayat,
acılarımın sisli camı arkasında kâh bir kâbusa, kâh bir heyulaya benziyor. Bazen
komedilerin en adisi. Bazan trajedilerin en dayanılmazı. Ve içimdeki cehennemden
habersiz bir dünya..
Kitaplardı benim oyuncağım. Onları elimden aldılar. Önce insanlar aldı, sonra
kendileri kaçtılar benden. Ve kadınlar ki, ölüm kadar güzeldiler.
Duyguları kapıda bekletiyorum. İçerde yabancılar var. Kapıyı açtığım zaman,
kimseyi bulamıyorum dışarıda..
Yaşamak bir fırtınaya kapılmak, yanmak, ağlamak yani sevilmek. Yaratmaksa
mumyalaşmak, fırtınanın yani hayatın dışında kalmak yabancılaşmaktır.”
s.141-142
Cemil Meriç / Jurnal 2