Sezai Karakoç: Ve Mona Rosa

slide90Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara 
Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi. 
Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara: 
Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi. 
Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara, 
Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi 
Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara… 

Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü 
Ve boğazımı sıktı parmaklar ince, uzun. 
Günahkar toprağıma saçından bir tel düştü; 
Sana ne olmuş Rosa, bir derde tutulmuşsun. 
Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti: 
Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun, 
Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü… 

Şu şapkayı çıkarıp atıyorum ırmağa; 
Her şeyim sizin olsun, hep sizin kesik başlar. 
Rüyasında örümcek başlarsa ağlamağa, 
İçine gül koyduğum tüfek ölmeye başlar. 
Günahını sırtına yüklenen kaplumbağa 
Gibi ölüm önünde öz benliğim yavaşlar. 
Öyleyse şu şapkayı fırlatayım ırmağa. 

Bu erkekler kokuyu kediler gibi alır 
Ve kediler her gece sürünür yastıklara. 
Denizleri bahtiyar eden günler kısalır; 
Satılmayan çiçekler, zehirli ve kapkara, 
Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır. 
Bir geyiğin gözleri düşer eriyen kara 
Ve erkekler kokuyu kediler gibi alır. 

Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık! 
Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi. 
Sana da Monna Rosa, taş bebeği bıraktık. 
Ellerinde kılçıklı balıkların bir dişi. 
Senin hatıran gibi büyük, yeni, karanlık; 
Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi… 
Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık! 

Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim; 
Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura. 
Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim, 
İtimat edeceğim şu belalı yağmura. 
Ruhumu bayrak yapıp ben teslim edeceğim 
Asılmış bir adamın iki eli yağmura. 
Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim. 

Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni 
Ve bir şehir yaratmak, ruhundan Gülce diye. 
Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni 
Katıvermek sessizce söylenen bir türküye. 
Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni 
Ve son vermek bitmeyen, bu bitmeyen şarkıya, 
Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni. 

Sana tavuskuşunun içime girdiğini 
Son, en son söz olarak söylemek istiyorum. 
İçime girdiğini, tüyünü yolduğunu 
Son, en son söz olarak söylemek istiyorum. 
İçimde tavusların bir bir kaybolduğunu, 
Bana da bir çift ak kanat kaldığını 
Son, en son söz olarak söylemek istiyorum. 

Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara 
Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi. 
Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara: 
Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi. 
Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara, 
Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi 
Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara…

 

Sezai Karakoç

Tarih Gönderen murathanay 2 Yorum

2 Yorum - Sezai Karakoç: Ve Mona Rosa

  1. AsmiN

    Ey gözlerime ibret kesilen sevgili; önce gidenlerin de, sonra gidenlerin de gözleri, benim sana karşı duyduğum aşk gibi bir aşk görmedi! Selamın aleykum Murat çok guzel bir paylaşım ben Mona Roza yı seslendirilmiş olarak dinledim çok etkilendim yuregine eline saglık Hoşça kal.

     
  2. eşk

    BİR GECE
    gecede bir uyku,
    uykunun içinde ben…
    uyuyorum,
    uykudayım,
    yanımda sen

    uykunun içinde bir rüya,
    rüyamda bir gece,
    gecede ben…
    bir yere gidiyorum,
    delicesine…
    aklımda sen.

    ben seni seviyorum,
    gizlice……
    el pençe duruyorum,
    yüzüne bakıyorum,
    söylemeden tek hece.

    seni yitiriyorum,
    çok karanlık bir anda…
    birden uyanıyorum,
    bakıyorum aydınlık;
    uyuyorsun yanımda,
    güzelce….

    ÖZDEMİR ASAF

     

Yorum Yapın

Bu yazı 13.831 kez görüntülenmiştir
Copyright © 2011 – 2014. Powered by Murat Hanay. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede yer alan eserlerin telif hakları eser sahiplerinin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Bu site hiç bir şekilde kâr amacı gütmemekte olup, yer alan tüm içerikler yalnızca bilgilendirme amacıyla sunulmaktadır. Bir eserin veya yasal temsilcisinin istekte bulunması halinde, kendisine ait eserlerin siteden 24 saat içinde yayından kaldırılması garanti edilir.