“yönelir ya yüreğim ‘rahm’ine,
bir kupa baldırandır
hüznüm erir…
eritir ya med-cezir bir suyu
dünyaya tutunan yüzüm erir
harf erir, kelime erir;
erir de akkor bir metal olur cümlelerim
yakarış kıvılcımları ağar,
düşmeden toprağa sözüm erir.
kar serper bu közlerin yakıcı çevresine…
yüreğimde umut o
elimde ağlamakların erittiği bir mendil
sürerim gözüm erir…
gece, açılmış çiçekleriyle kuşatıp gider çepeçevre; yalnızken,
kendime yönelişlerin dipsiz sularında bir batık gemidir,
özüm erir.
kişneyen bir baharken taşırdım utanç boğçalarında suçu.
korkudan yazım sessiz,
kışım tanınmaz peçeli;
çırılçıplak güzüm erir.
bu münacat göğerir,
affolma topraklarına uzatmış boynuma umudum,
bir şiir menekşesi arzolunur niyaz ellerine,
tek çözüm erir…”
Cumali Ünaldı Hasannebioğlu