Murat Hanay: Hoşgeldin, Ey Hazreti Aşk…

slide5
Derviş olma edasıyla düştüm ana rahminden, insan olabilmenin mükemmel yetenekleriyle donatılarak. Ruhun taşıdığı etten bir emanete, bir emanet anlak hıyanet etmedi. Benim değildi; ne yaşam, ne de ölüm. Garip bir elbiseydi üzerime biçilen hüzün. En değerlimi, hüznümü paylaştım. Bir derman vardı sanki, onun peşinde deli divane dolaştım.

Hoş geldin derdim. Dermansız, gönül yarası derdim. Bir uykuyla doğarmış hüznüm. Ne rüyalarda, ne düşlerde görünürüm. Uykuyu öldürdüm. İhanet edemedim yüreğimde taşıdığım onulmaz sızıya. Kaderim ve kederim. Adım hüzün olsa da… ben bunu baştan hak ettim. Bakışlarımın her köşesine düş kırıkları iliştirdim.

Bir gece yarısı katledildim. Uykuya gömüldüm. Derviş olmayı düşlerken, Hazreti Aşk’a yenildim.

Aşk… o kadar bencil, o kadar kıskanç bir duygu fırtınası ki; içine yalnızca tek bir kişiyi sığdırabiliyor. O kadar merhametsiz ki; içine aldığı hem uzak, hem ayrı, hep özlemle kalsın aşık olduğuna, aşkın kendisi daima yaşayabilsin diye. İşte aşk böyle yaşar, can bulur yalnız kalplerde. Hasretle yanan yürekleri esir eder kendine. Ama öyle ki nefsini de köle verir esir ettiğine. Aşık olan, nefsini köle etmiştir kendine. İşte bu kölelik sistemi de kavuşabilmektir bir nevi sevdiğine. Çünkü aşık kalabildiğince o senindir, onunsundur ve yakınsındır sevdiğine.

Aşk… yolu düşmüş benden geçti. Aşk… bir mısra var hala dilimde. Sözcüklere sığmayan şey. Aşk… zalim bir şeydi, dermansız yara. Aşk hangi dili konuşur Allah’ım? Aşk… yangın yeri, yangınım. Bitmemiş tümcelerim, heyecanım, en temiz yanım. Aşk… bir şeker misali, bayram tadında. Yusufçuğun pencerenden havalanması, hançerin yüreğinin tam ortasına saplanması, hiç düşlemediğin bir hayalin seni bulması. Aşk… kağıt gemilerle okyanusları aşıran, en derin çığlıkları sessizliğe yoran şey. Aşk…

Aşk… beklemektir. Aşk… görünmeyen bir şeyi sevmektir. Aşk… hiç söylenmemiş bir cümle kurmak, cümleye aşkı saklamak. Söylemek… kimse kim, neyse ne… onu yükleme sormak. Aşk… kim ne derse desin, ağlamayı kendine yakıştırmak… , herkesin her şeyi, her şeyin herkesi yitirdiği günde aşk… toprağın beklediği…

 

Murat Hanay / 13.04.2011

Tarih Gönderen murathanay 1 Yorum

Yorumlar - Murat Hanay: Hoşgeldin, Ey Hazreti Aşk…

  1. eşk

    Aşk dudaklarda başlar, ilk adını sezsizce fısıldarsın kendi yüreğine aşk dersin aşkım dersin. Sonra bir boşluk başlar… Artık sen sen değilsindir ‘O’ olmuşsundur..
    Yüreğini hüzün kaplar, ‘O’na ulaşmanın telaşıyla yanıp tutuşursun. Basamakları bir anda çıkmak istersin aceleci olursun, yavaş yavaş çıkyım dersin geç kalırsın..
    Peki bu hüzün de neyin nesi işte o aşkın ta kendisi. Aşık kalp yaralıdır, maşuktan fayda yoksa hüzündür bütün ömrü. Tüm benliği sarar hüzün en son gözleri esir eder, baktığı her yeri ve herkesi hüzne boğar…

     

Yorum Yapın

Bu yazı 18.211 kez görüntülenmiştir
Copyright © 2011 – 2014. Powered by Murat Hanay. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede yer alan eserlerin telif hakları eser sahiplerinin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Bu site hiç bir şekilde kâr amacı gütmemekte olup, yer alan tüm içerikler yalnızca bilgilendirme amacıyla sunulmaktadır. Bir eserin veya yasal temsilcisinin istekte bulunması halinde, kendisine ait eserlerin siteden 24 saat içinde yayından kaldırılması garanti edilir.