Murat Hanay: Bu Dünyanın Akıllısı…

slide31Dedi Kadın:

– İyilikten maraz doğar. İyiliğin ölçütü bana kazandırdıkları ile ilgili bir durumdur. Bana fayda sağlamayan şey, iyi olan şey değildir. Bu anlamda iyi olmak demek, ahmaklar safında kendine yer bulmaya aday olmak demektir. İnsan yalnızca kendine iyi olabilir.

Aşık:

– Dünyada kötülük yoktur der erenler. Çünkü bütün çırpınışlar öyle ya da böyle bir şeyin iyiliğine döner. Ne mümkün kötülüğün, iyiliğin karşısında duran bir güç olması. İyiliğin yok olmuşluğu ya da eksilmişliğidir kötülük. Yokluktur, yoksulluktur. Ama merhametin, adaletin, hoşgörünün yoksulluğu. Kötülüğü insan yalnızca kendine yapabilir. İnsan yalnızca kendine iyiyse, benliğe değer davranışlar. Benliğe değen davranışlar umumiyetle bencilliğe gider. Bencillikse bir hastalık ve gayet iyilikten uzağa düşer. Bu yüzden yaşarız o sıradan serüveni hepimiz. Sıradan, bilindik. Ama muntazam, muhteşem aynı zamanda. Bu anlayış bozukluğunda sıradan olan nasıl muhteşem olabilirdi aynı zamanda, aciz aklımızla! Sabırla yetişir, özenle gelişiriz anne karnında, bir bebek düşün… ve günahsız, saf, şeffaf. Kötülük nedir bilmeden adım atarız dünyaya, bir balçıktan varolduğumuzu hiç hatırlamadan. Bir çocuk… işte iyi bir insan olmanın en temiz anı. Günahsız doğarız. Kadın! Nasıl kaybettin çocuk yüreği berraklığını?

Kadın:

– Yaşamın yadsınamaz bir gerçeğidir bu! Mantıklı düşünenler kazanır, duygusal olanlar kaybeder. Her şey duyguya düşmanlık edebilir ama, mantığın tek düşmanı ondan daha üstün bir başka mantıktır. Bu nedenle amaç, daha üstün bir mantık sahibi olmaktır.

Aşık:

– O halde kazanacaksın! Aklını yegane pusula gören, yüreğinden kaçmış olan insan. Bu dünyalıkta daima kazanacaksın! Lakin kazanmaya değecek olanın ne olduğunu bilmeyen insan. Mutlak ve kazanılmaya değer olanı, asıl olanı yitireceksin. Velhasıl fark etmesen de akıtacak olduğun tüm gözyaşları, aslında yitirmişliğinin derin pişmanlığını yansıtacak.

Kadın:

– Hayatta hiçbir şey gözyaşı dökmeye değmez. İnsan ağlayarak neyi düzeltmiş ki? Gözyaşı zayıflığın göstergesidir. Yalnızca duygusallar ve senin gibi aşıklar ağlar.

Aşık:

– Biz elbette ağlarız. Senin gibileri yitirmişliğimize ağlarız. Bir insanı yitirmek biraz da kendini yitirmektir aslında. Merak etme sen de ağlarsın. Çünkü gözyaşları, ödevleri inceleme fırsatıdır her zaman; gözyaşları, varlığını sorgulayabilme olanağı sunar çoğu zaman; gözyaşları, geri dönebilme ihtimali taşır kimi zaman… yalnız gönülden gelmeyen gözyaşı hırstan, kıskançlıktan, nefretten gelir. Ve bunlarda bir duygudur bilesin. O halde sen de duygusal birisin. Bana aşık diyorsun ve kendini aşktan soyutluyorsun.

Kadın:

– Aşk insanların uydurması. Yalnızca bir yanılsama. Aşk diye bir şey yok!

Aşık:

– Aşk yoksa sende yok olmalısın. Unutma ki sende birilerinin aşkından olmasın. Allah, aşkı yarattı. Yalnızca Adem’in yüreğine üfledi. Cenneti hak etsin diye Adem’i dünyaya gönderen Rabbi, aşkıyla ruhu hafiflesin diye Havva’sını da verdi. Eşref-i Mahlukat olması aşkı taşıyabilmesinde gizlidir insanın. İnsan aşkın eseri, hamuru aşkla yoğrulmuş olan varlık. Ey aşkı inkar eden! Aşkı bilmeyen, kendini bilmeyendir. Kendini bilmeyen, Rabbini bilmeyendir. Aşkı inkar etmek demek, Allah’ı inkar etmek demektir. İnsanda olup ta şeytanda olmayan tek şey aşktır. O zaman şeytandan ne farkın kalır. Allah insanları kendi suretinden yarattı. Ve aşk muhteşem bir çekim kuvveti eşliğinde insan yüreğinde. Tüm aşklar Allah’a döner. Bu nedenle yaratılmışı severiz, Yaradan’dan ötürü. Velhasıl insanı sevmeyen, Rabbini sevemez.

Kadın:

– Madem aşk tüm insanların yüreğinde. O halde ben neden hiç aşık olmadım? Demek oluyor ki bende yok ise kimsede de olmasına lüzum yok.  İnsanların böyle bir şeye ihtiyacı yok.

Aşık:

– Sen aşkı tatmadın diye, aşkla yüreği yananları yok sayamazsın. Bu aşk dolu bütün yüreklerin hakkını gasp etmek demeye gelir. Bakmak, görmek değildir muhakkak. Görmek gerekir. Neyi nasıl gördüğünde nasıl baktığınla ilgilidir. Görebildiğinde sen de anlayacaksın ki sadece aşk bağı ile birbirine bağlanmış insanlar vardır. Aşk için yaşayan insanlar olduğunu fark edeceksin. Öyle ki yeryüzünde hiçbir insan yoktur ki; aşk yüreğine değmemiş olsun. Ve dahi hiçbir insan yoktur ki; aşktan bihaber olsun. Şimdi ağla! Yaratılmışlar içinde yalnızca Ademoğluna verilmişken yüreğinde aşkın zerresi dahi kalmamış insan. Ağla! Çünkü aşk yitirilesi bir şey değil. Ağla ki; yitirdiğinde insan olmaya özgü birçok özelliği de yitirmiş olacaksın. Ve unutma! Heidegger der ki; “Sadece insanlar ölür, diğerleri telef olur.”

Kadın:

– İyilik, hoşgörü, aşk. Bunların peşinden koşarak kendini üzmeye hiç gerek yok. Dünya yaşayabildiğin kadar yaşamak içindir. Neden tat alabiliyorsan odur gerçek olan, gerisi yalandır.

Aşık:

– Asıl yalan olan, yüreğindekilere bihaber yaşamaktır. Bu nedenle sen yalanlara mahkum yaşayacaksın. Çünkü kalbini reddeden insan yalana düşkündür. Elinle tutup, gözünle gördüğüne kıymet biçme basitliğine kavuşacaksın. Evet, zor olmayacak ve basit yaşayacaksın. Benliğine eklediğin her bayağı düşünceyi, dokunduğun, gözünle gördüğün her nesneyi kazanç sayacaksın. Ama bil ki bu senin yalana mahkumiyetin olacak. Kendine söylediğin yalanlarla kendini haklı çıkaracaksın. Böyle gider bu! Sonra her yalanı saklamak için, bir yalan daha söyleyeceksin. Tüm hayatın koca bir yalandan ibaret kalacak. Yanılmışlığında, seçemeyeceksin doğruları. Yanılmışlığını bile anlayamayacaksın. Tövben olamayacak bu yüzden. Yaşamlarında anlam bulamayanların aldıkları nefes ne kadar da sahtedir. Anlamsızlığın iskeletinde yaşayanların ölümleri ne kadar da sessizdir. Dünyada ağırlığı olmayan tek şeydir günah. Aşk yoktur diyerek insanları aşksızlığa mahkum etmeye çalışmak, Hak’ka giden yolları bir bir tıkama günahının hafifliğinde tüketecek ve sahte mutluluklarla dolduracaksın ömrünü. Farkında olmadan taşıyacaksın günahına girdiğin onca insanın yükünü. Neyin neye karşılık geldiği önemsiz kalacak. Hiç düşünemeyeceksin doğruları ve yanlışları. Yanılgılara yalanları sürüp gideceksin. Bu dünyada hep kazanacaksın! Kazanacaksın! Kazanacaksın! Ama sonunda, yalanların doğruya döndüğü ağır zamanda, adalet yerini bulacak. Unutma ki; dünyalıkta kar saydığın hiçbir şey aslında yanına kar kalmayacak. Sen, yalanların ve yalanlarına esir olanlar hep karşımızda kalacaksınız! Ve biz, size karşı yine, o nefret ettiğiniz şeyi yapacağız. Aşksızlığınızdan doğan küfre karşı yine susacağız. Suskunluğumuzda, sen ve yandaşların kendinizi ele veriyor, durduğunuz o yeri ispatlıyor olacaksınız. Bu yaşamak değil, vakit dolduruyor, yalana gark olacaksın demektir. Oysa bu, sınavın sonunda kazanacağın çok değerli bir şeyi faniye tercih ediyorsun demektir. Çünkü yanlışlarımız ve yanılmışlıklarımızla çıkarız hesap gününe… göreceksin! kaçacak yer yok, karşımızda sorgucular… Bu da neyin nesi diye sorma. Şahidimiz olacak bu hiçliğin her bir zerresindeki boşluk. Ve defteri yok saydığımız bu boşluklar dolduracak…

Murat Hanay / 23.06.2011

Tarih Gönderen murathanay 2 Yorum

2 Yorum - Murat Hanay: Bu Dünyanın Akıllısı…

  1. gülsu

    aşık boşa konuşuyor. bu kadının kalbi yok. maddeye köle olmuş bu gibi insanlar ne kadar çok. ve ne kadar boş yaşıyorlar.

     
  2. Nur HANAY

    Dünya yaşayabildiğin kadar yaşamak için DEĞİLDİR.Ayrıca gercek tabıkı tat alabıldıgın seylerden ıbaret degıldır.Asıl gercek olan ve güzel olan bütün bu gerceklıge ve güzelliğe ulaşmak için aşılan zorluklardır.Asıl gerçek zor olanla güzel olanı birlikte görebilmektir. Kadın sen ki aşk yoktur diyorsun sen bu hayata aşık olmussun.Sen sonunda yaşayacağın sonsuz mutluluga sırtını dönüp sadece kırıntılarıyla mutlu olmaya çabalıyorsun…

     

Yorum Yapın

Bu yazı 9.758 kez görüntülenmiştir
Copyright © 2011 – 2014. Powered by Murat Hanay. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede yer alan eserlerin telif hakları eser sahiplerinin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Bu site hiç bir şekilde kâr amacı gütmemekte olup, yer alan tüm içerikler yalnızca bilgilendirme amacıyla sunulmaktadır. Bir eserin veya yasal temsilcisinin istekte bulunması halinde, kendisine ait eserlerin siteden 24 saat içinde yayından kaldırılması garanti edilir.