İçim sığmaz içime, ve akşam…
Dolup taşacak yüreğimden yangınım, bıraksam…
İçime sığmaz bir şeyler, ve dahi aşktan…
Akşam, bir sağanak olup aksaydı göz yaşlarım, direndim…
Haykırsam akşam, sevdiğimi,
tomurcuk tadında baharın umut dolu kıvrımlarına.
Haykırsam akşam, çılgınlar gibi sevdiğimi,
hüzünle gülümseyen rengine zerdalinin.
Korktum akşam, yüreğimden dökseydim biriktirmişliğimi.
Anlamsızlıkta dahi kaybolsaydı anlam, korktum akşam.
Yüreğimde yangın adında hem ateş, hem de volkan.
Akşam; sanki ölüyordum, sanki yeniden doğuyordum akşam…
Görebileceğim her şeyi bildim, bildiğim hiçbir şeyi unuttum.
Akşam, koskoca bir tarih yaşadım sanki.
Savaşlara katıldım, barışlar imzaladım, en deli aşıklarla boy ölçüştüm.
Ölümle yaşamı, huzursuzluğu umuda sürdüm.
Bir saniyeye bin ömür sığdırdım, bir saniye de tüm yaşadıklarımı unuttum.
Akşam, çok yorgunum…
çok yorgunum akşam.
Akşam, yüreğimde tanıdık bir ağrı.
Tüm sırlarımı dökme isteğiyle ağrıdım durdum.
Gönlümde değil artık sevdam.
Parmak uçlarımda, dudaklarımda ve saç tellerimde…
Nereme dokunsalar, sanki yüreğime değmeler, yüreğim her tarafımda…
Kalp atışlarım, akşam…
Kopar beni aşktan, kopar ki öleyim.
Öldür beni, öldür ki huzura ereyim.
Öldür ki hafiflesin ruhum.
Aşktan ölerek tarihe geçeyim…
Murat Hanay / 16.05.2011
Kopar beni aşktan, kopar ki öleyim.
Öldür beni, öldür ki huzura ereyim.
Öldür ki hafiflesin ruhum.
Aşktan ölerek tarihe geçeyim… ben aşk tan degil insan olamamanın utancıyla ölüyorum her gun… yüreğinize saglık…